Parasız Yatılı-Firuzan

Firuzan’ın yazmış olduğu bu hikayede yoksullukla mücadele eden anne ve kızın hayatından kesitlerle karşılaşmaktayız. Parasız yatılı sınavına giderken başlayan hikaye geriye dönüş teknikleriyle süslenir. Bu teknikle anne ve kızın kaldıkları eve, o evdeki yetersiz olanaklarına ve kaybettikleri babanın bıraktığı derin boşluğa tanık olabilmek mümkündür. Eserde Firuzan’ın kadın yazar olmasından da kaynaklı ön planda kadın figürü görülür. Anne bir hastanede hasta bakıcı olarak gece gündüz çalışır. Kızı çok çalışkan ve akıllı, annesine çok düşkündür. Annesi geceleri evde yokken yalnız kalır, küçük bir kız çocuğunun yoksulluğun ve yetimliğin ağır yükü altında nasıl mutsuzlukla boğuştuğunu da görebilmekteyiz. Aslında oldukça gerçekçi bir örgüyle işlenen hikayede sosyal mesajlara da denk gelmek mümkündür. Örneğin okula vardıklarında görevlinin “Parasız yatılı imtihanların çocukları hep erken gelir. Hiç gecikmezler.” cümlesiyle yoksul insanların içinde bulunduğu çaresizliği keskin bir şekilde hissedebilmekteyiz.

Fakat yazar bu gibi sosyal mesajları bize sadece hissettirmekle kalıyor. Yani bir dayatma yahut yönlendirme söz konusu olmuyor. Eser boyu öğretme ya da açıklama havasından ziyade durum odaklı bir hava hissedilmekte. Bu noktada hikayenin Çehov tarzı yazıldığını söylemek elbette mümkündür. Çünkü anne ve kızın hayatını ciddi anlamda etkileyen babanın vefatı dahi geçmişte kalmış, sıradan bir yürüyüş anı ile hayatlarından kesitler anlatılmıştır. Sıradan, herkesin başına gelebilecek, normal bir durum ele alınmış, geçmişe gidişlerle sezdirilen dram hikayeyi uzun uzadıya hüzne boğmamıştır. Hikayede bir finale varılmaması da yine durum hikayeciliğinin önemli bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Eserde ilahi bakış açısı kullanıldığı için sınırsız bir çerçeveden her şeyi gözlemlediğimizin de altını çizmek gerek.

Yoksulluk, kimsesizlik gibi ağır temaların işlendiği eser, bize bazı göz yumduğumuz gerçekleri gösterme konusunda oldukça başarılı. Anne karakterinin verdiği mücadele, kızın annesinin mücadelesine duyduğu saygı bizi başımızı çevirdiğimiz bir gecekondunun kapısından içeri sokuveriyor. Firuzan genel olarak eserlerinde feminist bir yapı kullandığı ve kadınları ön plana aldığı için bu eserde de odakta tamamen kadınlar var. Kadınlar diyorum çünkü burada gördüğümüz anne aslıda Türkiye’de bu halde yaşayan kadınların aynası. Anlatılan durum ile Firuzan aslında bize birçok insanın yaşamının aynasını göstermeyi başarmış. Eser, 1971’de yayınlanmış hemen bir yıl sonra öykü dalında en önemli ödüllerden olan “Sait Faik Hikâye Armağanı”nı almıştır.