Mavi

Yansıttıklarımızın eserini günden güne oluşturuyoruz. Herkes kendi çözücüsünde çözünür. Çözmek zamanın hızlandırmasıyla gerçekleşirken, çözülmek ise bırakmakla özgürleşir. Benzer benzeri çözerken kendisi gibi mi hisseder yoksa öyleymiş gibi mi davranır? Karşıdan yansıttığını gökyüzüne savururken, deniz ise kendisi uçsuz bucaksız mavi sular sanır. Yanılgı insanın en büyük çelişkisidir kendisiyle. Yansımaların ışığını kendine çekerken, kendi ışığını bulma gücünü günden güne kaybeder. Bunun normal olduğunu düşünürken asıl yenilginin kendisi olduğunun farkında değildir. Işığını günden güne koruyamadığının ve sadece hayatta kalma gücünü gökyüzünden aldığını hisseder. Gökyüzü mavisinin kendi rengi olduğuna inanır. İnanmadan yaşayamaz insan, ya umar ya inanır. Belki de umut eder ve öyle olmasını ister. Kendimiz bile olamadığımız anda, üzerimize yüklenenlerle baş etmemiz ve çözmemiz beklenir bizden. Çözmeden ilerlemek akışta fark etmemizi ya da her anın içindeyken yaşamamızı hatırlatır bize.

Anın içindeyken yaşayabilmek, uyumadan önce gözlerimizin önüne gelmesinden çok daha zordur belki de. Çevreyi ve renkleri anlamak ; en önemlisi kendimizi izlemek hayatımıza yeni açılacak olan pencerenin ilk hazırlığıdır. Önceden kapatamadıklarımızı kapatmayı öğrenmek, yenilerini açmaya zemin hazırlar. Belki de yeni pencerelerden süzülecek yeni renkli ışıklar bize yansıyacaktır.

Oyun bozulur ve görülmeyen tüm renkler ortaya çıkar. Var olan tüm gerçekler insan kendi kendineyken dökülür. Ayağa kalkmak, kendine bir adım atmak ; kalbindekine atmaktan çok daha zordur. Kalbi için koşmaktan nefes nefes kalmış, ama yine de başarılı olamamışken; kendine attığı bir adım yeni dünyasını oluşturabilir. Hayat doğrusal değil, herkes aynı zaman diliminde yaşamıyor. Kendi zamanımızı oluşturmak kimsenin yansımasına ihtiyacımız olmadan da mümkün. Olduramadıklarımızın ardından hiç durmadan düşünmektense, var edebileceklerimize umutla bakmak kendi renklerimizi canlılaştırır.

Belki benim mavim daha yansımamıştır belki de yansıyacak doğru renk mavi değildir.

Fotoğraf: Selin Kader