
Yalpalayan bir ruh gibi acı çekiyor bedenim
Neresinden başlasam bir avu akıyor altından
Su götürmez yolların kayasında
Islanmış kanatları uçamamış bir kuş gibiyim
Varlığım yara oluyor zamana
Gençleşemiyor artık düşüncelerim
Baktığım yerde kolları sarılmış ağaçlar
Bir buda heykelinden hareketsizim
Korkum aşılmayan yollar değil
Korkum kendim
Bütünüyle bölünse gökyüzü
Ben yine de hırpalanmış o zeminden
Göğe kadar yükselen
Elleri kırmızı kadın gezegenine ulaşan sefilim
Bir oyuncak sevdasına tutulmuş kedi gibi
Peşinden gidiyorum birden her gölgenin
Karanlıkta kalınca anlıyorum ki
Aydınlığı ne kadar severse sevsin insanlar
Herkesin benliği karanlıkta aydınlanır
Ben de o icazetin getirdiği huysuzlukla
Kendimi karanlıklara hapsettim.