İyi Yolculuklar

Ne sen leylaydın ne de ben mecnun..

Rahmetli güzel söylerdi. Siyasi durumu beni ilgilendirmez lakin sanatçı kimliği baş tacı…

Ben var ya en çok kimsesizleri severim. Onlar sevgiye muhtaçlar, açlar, şüphesizler, kırılganlar, utangaçlar, yıpranırlar, üzülürler, ağlarlar, küserler daha neler neler.

Birde ilgiye ihtiyaç duyanları bilirim. Çok tatlıdır istekleri. Naifler, ısrarcılar, çocuklar, istekliler, azimliler, başa belalar en çokta başıma taç’lar.

Sen ne istediysen yaptın da bir onun özlemini dindiremedin!

Ben ne istediysem yaptım da içimdeki yangını söndüremedim. Benim gibi niceleri var. Babasızlık bir yana ilgisizlik can yakar.

Görmek için bakmaya gerek var mıydı?

Sevmek için dillendirmeye gerek gerçekten var mı?

Bununla ilgili defalarca makale yazıldı ha?

Elini tutanla, dilini tutanı çok seveceksin. Sevmezse elini tutamaz, nankörse dilini…

Karşılayabilecek her şeyin arkasında durmaya çalışırsa her kim, bir gün senin de canını alır en güvendiğin hekim. Sen benim canıma yonga, gündüzleri sözlerin geceleri özleminle noktasın. Garip en çokta başkasına gülmen. Şatafatlı bir doğum günü cümlelerinde ki can alıcı yüklem.

Sen bana  gülmeseydin hiç bir köz durmazdı ininde. Harlanır parçalanırdı ruhun sol yanında. Göçmen kuşları gitti bile, geride sen kaldın bir uçta da ben.

Ben gitmiyorum, zaten bir kuştan bu kadarını beklemekte garip olurdu. Nihayetinde birinin buralara göz kulak olması gerekli.

İyi yolculuklar…