Işık

Umut etmek mi daha zor, yoksa hayal kurmak mı? Düşünmeden hareket ederken mi öğrenir insan, yoksa gözü kapalı atılan büyük bir adımla mı?

Ulaşılması gerekene yol çizmeye çalışırken, asıl ulaşmak istediklerimizi kaçırabiliyoruz. Denediğimiz yollar bazen çıkmaza sürüklüyor, bazen de yeni ihtimalleri bize sunuyor. Seçim yapmak ise geleceğimizi şekillendiriyor. Adım atmak istediğimiz, atsak kendimize yeni yollar oluşturacağımız adımları neden erteliyoruz peki? Cesaretle başlanan her iş neden hep zor olmak zorunda? Bahane üretmek kolayken kendimizden kaçmak belki de en kötü sonuç.

Varmak istediğimiz yer, uzun bir yolun sonundaki ışık kadar uzak belki. Belki de belirsiz ve yorucu. Kendimizden kaçsak da ışığın gölgesi hep arkamızda, hep bizimle. Ulaşmaya çalışmak varken neden kaçıyoruz peki? Denemekten korkuyoruz çünkü, denerken elimizdekiler kaybetmenin riskiyle yüzleşiyoruz. Bu risk bizi yavaş yavaş yaratıcılıktan uzaklaştırıyor. Ne istediğimizi bulma, kendimizi tanıma yolu hiç bitmeyen bir yolculuk gibi. Kimilerimiz bu yolda emin ve meraklı adımlarla yürürken, kimilerimiz atacağı her adımı sayısız kere düşünerek atıyor. Sen hangi taraftasın, hiç düşündün mü? İçindeki cesareti, yaşam enerjini ne kadar kendin için harcıyorsun? Işığı ne kadar gördün, yoksa gölgesinden hep kaçtın mı?

Hayatımızdaki değerli her insanı tanımaya çalışıyoruz ve her yeni adım için destekliyoruz, yanında oluyoruz. Peki kendimize niye bu cesareti ve güveni gösteremiyoruz? Hayatımızın her anından hep kendimizleyiz, yolun sonundaki ışık da biziz ulaşırken atladığımız engeller de.

Yolumuz uzun, hayallerimiz sayıca çok. Hangilerinin gerçekleşeceği ise günden güne cesaretle ve güvenle atılan adımlarla dolu sonsuz bir yol.

Atılan her yeni adımın kendimize olduğu, korkmadan çekinmeden güvenle hayallerimizi yarattığımız ve yolun sonundaki ışığa ulaşma gücüne eriştiğimiz nice zamanlara.

Fotoğraf : Selin Kader