Bulunduğumuz yüzyıla kadar litosferdeki hiçbir canlı bu nebze alarm vermemiştir. Güneş ışınları hiç bu kadar zararlı olmamış, kaynaklar hiç bu hızda tükenmemiş, popülasyon bu seviyede alıp başını gitmemiştir. Bu cihan yetmeyip bir de uzaya koloni kurup galaksiyi sömürme gayesinde olan insanoğlu elinde mevcut olanı iyileştirmekten hep kaçınmış, teknolojisini ve zekasını hep kötüden kaçıp başka bir opsiyon üretme yönünde kullanmıştır. Dünyanın alarm verdiği bu dönemlerde ülkelerin ard arda aldıkları yenilenebilir kaynaklara yönelim kararları,önümüzdeki 10 yıl içinde belli bir tabana oturtulmaya çalışılsa da, farklı coğrafyalardan farklı insanların bu duruma adapte olması şüphesiz bir kuşak süreç istemektedir. (Örneğin Avrupa’da uygulanan geri dönüşüm eylemi bir şişenin her parçasının ayrı ayrı dönüştürülmesi sistemine dayalıyken, ülkemizde maalesef geri dönüşüm başlı başına oturtulamayan bir bahistir ve benimsenmesi uzun zaman istemektedir.) Akabinde solar panellerin her sıcaklıkta (tahmini 25 derece üstü sıcaklıkta bir güneş paneli verimli çalışamamaktadır.) aynı randımanda çalışamayacak olması ve durum mevcudiyetini korursa sıcaklıkların önümüzdeki yıllarda tahmini 3-5 bandında artacak olması,iş işten geçtikten sonra bizi yenilenebilir enerjinin de kurtaramayacağını açıkça göstermektedir.

Sovyet-Rus astrofizikçi Nikolay Kardaşev’in enerji adına belirlediği medeniyetlerin gelişmişliğini ölçen skalada, daha kendini 1.seviyeye bile konumlandıramayan insanoğlunun,kendi kaynaklarını çevreye en az zarar verecek ve Somali’den, Küba’ya, Madagaskar’dan, Myanmar’a kısacası dünyanın bütün noktalarına eşit ve ulaşılabilir bir biçimde dağıtmadığı sürece,uzayda yaşanacak başka bir gezegen arayışı anlamsızdır, zira bulunup yerleşilecek gezegende de, benzer sitüasyon yaşanacağı muhtemeldir. Buradan anlaşılacağı üzere geçilecek gezegen Mars da olsa,ardından rassal bir gezegene de geçilse, insanoğlu kendini değiştirmediği sürece değişecek gezegen çok olacaktır.

Fütursuzca çevreye atılan,hatırı sayılır yer kaplamayan bir pipet bile beş asır görmektedir.Yani 500 yıl önce yere atılan bir pipet Leonardo Da Vinci’yi, Wright kardeşlerin ilk uçuşunu ve sayısız savaşı görmüştür.İnsanoğlu kuşlar gibi uçabilmek, kendi yapay güneşini üretebilmek gibi geçmişte hayal bile edilemeyen, ütopik bir imge gibi görülen sayımsız işleri başarmış ancak bahis ekoloji olunca kesel gelmiştir.Günümüzde bu bilinç artmıştır ancak tüketilen plastik-dönüştürülen plastik dengesi,dönüştürülen tarafa doğru arttırılmalıdır.Bu Dünya, bu galaksi sadece bizim değil, bu Dünya’dan başka bir Dünya da yok. Umarım insanlık fütüristik bakış açısını teknoloji,uzay,ve nice sahalardan taşırıp, gözünü tez vakit biyosfere çevirir ve teknolojisini ve fikirlerini bu yönde de yoğunlaştırıp bizi,bizden kurtarır.